Loft Caz: Jazzee Blue’nun Doğuş Hikayesi
- Loft Caz
- 31 Mar
- 3 dakikada okunur
Yazar: Mine GÜREVİN (Instagram:jazzminewinedine)
Jazzee Blue’nun Doğuş Hikayesi
Yaşı kemale eren sevdiğimiz müzisyenlerin bir gün bu dünyadan göçüp gideceği fikri ve dost meclislerinde bu fikri zikretmek, aklımı başımdan alıyor. Sonra “Kim öle, kim kala?” diyorum. Bu söz öbeğini telaffuz etmek beni rahatlatıyor. Keza aidiyet hissimi de artırıyor. İşte bu zat-ı muhteremlerden biri de benim için Chris Rea.
İngiliz rock star olarak tanıdığımız Chris Rea, hayatında on küsur yıl kadar süren bir dönemi caz müziğe adadı. Bu ay Loft Caz gazetesinde, sizlere, dilim döndüğünce bu hikayeyi anlatmaya çalışacağım.

1994 yılında Rea, mide ülseri geçirdi. Ertesi yıl ise karın zarı iltihaplanması olan peritonite yakalandı. Neredeyse ölüyordu. Bir daha asla şarkı söyleyememe, turneye çıkamama veya toplum içinde performans sergileyememe ihtimaliyle karşı karşıya kaldığında, karakteristik olarak radikal bir kariyer değişikliğine gitti. Önce, 1995 yılında Jimmy Page’den The Mill ya da The Sol olarak da bilinen Sol Studios isimli kayıt stüdyosunu satın aldı. Karısı Joan’ı kurucu ortak olarak mali sisteme kaydettirerek limited bir şirket kurdu. Şirketin adını değiştirerek Jazzee Blue yaptı. Fakat stüdyoyu aktif olarak kullanmaya altı yıl sonra başlayacaktı.

1996 yılında, senaryosunu yazıp yapımcılığını üstlendiği La Passione filmi için bir soundtrack albümü kaydetti. Bunu, iki yıl sonra, 1998’de, on dördüncü stüdyo albümü The Blue Cafe izledi. Bu iki albümü de Warner Records bünyesinde, East West etiketiyle çıkardı. Albüm, Birleşik Krallık’ta ilk on listesine ulaştı ve olumlu eleştiriler aldı. Aynı yıl, albümün tanıtımı için The Blue Cafe Tour adlı bir turneye çıktı.
Chris Rea, 1990’ların sonunda çeşitli yerlerde yayınlanan röportajlarında, ana akım pop-rock odaklı müziğe biraz ara verme niyetinde olduğunu açıkladı. Hastalığının ardından, kendini müzikte daha özgür hissetmek istediği yönünde demeçler verdi. Nihayet, 2001 yılında, kendi şirketi Jazzee Blue’yu aktif hale getirdi. Jazzee Blue’nun, Warner Records’un uzantısı olan East West ’ten veya başka herhangi bir büyük plak şirketinden bağımsız olarak kendi plak şirketi olması, onu yeterince özgür kılıyordu.

Ancak Jazzee Blue etiketinin gecikmesi, esas olarak, Chris Rea’nın yarı otobiyografisini anlattığı La Passione filminin mali başarısızlığından kaynaklanıyordu. Filmde, başrolü oynayan Shirley Bassey ile birlikte söylediği, kendi bestesi olan ve film ile aynı adı taşıyan La Passione şarkısı, filmin aksine oldukça ilgi gördü. Chris Rea, 1998 yılında Vox dergisine verdiği röportajda, “La Passione’de yaramaz bir çocuktum ve popom şaplaklandı, şimdi ise yeterince olgunum.” sözlerini sarf etti. Röportajın devamında ayrıca, The Blue Café’nin başlangıçta bir blues albümü olması gerektiğinden, 1990’lı yılların sonunda rafa kaldırılan üç albüm projesi daha olduğundan ve bu fikirlerden birinin hip hop projesi olduğundan bahsetti.

2003 yılında Chris Rea, Blue Street (Five Guitars) ve Hofner Blue Notes albümlerini, ertesi yıl ise The Blue Jukebox albümünü piyasaya sürdü. Albüm kapakları, Chris Rea’nın çizdiği resim ve grafiklerin yer aldığı, caz-blues esintili 137 parçadan oluşan 11 CD’lik bir kutu seti olan Blue Guitars serisinden oluşuyordu. Kendi plak şirketi olan Jazzee Blue etiketiyle piyasaya sürmüş olması ise gerçekten spesifik bir tavırdı.
Elde ettiği başarının ardından Chris Rea şu sözleri sarf etti: “Asla bir rock yıldızı veya pop yıldızı olmadım. Tanı konulana dek, hastalığım boyunca, müzikle her zaman yapmak istediğim şeyi yapma şansım oldu. En iyi değişiklik, benim için tanı sonrası aldığım radikal kararlardı. İşte onlardan biri de buydu: Jazzee Blue bünyesinde hafızaya aldığım caz kayıtları. Çünkü müziğim, beni gerçekten ilgilendiren şeylere odaklanıyor.”

Esasen hayranları olarak bizler, anlattığım bu hikayeler dahilinde, Chris Rea’nin blues ve sonrasında caz dönemiyle 2002 yılından birkaç yıl önce rahatlıkla tanışabilirdik. Belki de hayat akışı ve kader öyle evrilseydi, Chris’in The Blue Café, The Road to Hell Part II veya King of the Beach albümlerini kesinlikle daha farklı duyardık.
Her ne olursa olsun, bu durum, “bir ayağı çukurda olan” sevdiğimiz yıldızlara sarılma isteğimize engel değil ki... Bu, şunun gibi: Erkin Baba göçtü gitti bu diyardan ya hani, empati kuralım diye yazıyorum bunları, bizlere ise “Hayat Bir Teselli” bestesini bıraktı.
Öyle işte!..
Jazzee Blue’nun 2007’de plak şirketi olarak aktif çalışmayı bırakması üzücü. Chris Rea, bir keresinde, sadece beş yıllık bir süre için denemeye karar verdiğini söylemişti. Bu da belki reel bir öngörüydü.
Chris Rea, canım Chris, cancağızım Chris... 2007’de Jazzee Blue’yu kapattıktan sonra, 2008’de Warner Group’un bir parçası olan büyük plak şirketi Rhino’ya geri döndü.
Sonra ne mi oldu?
Hadi gelin...Gelin hadi, hikayeyi birlikte tamamlayalım...
Mine GÜREVİN